Søg i denne blog

24.6.14

Yemen tasi ve akik



Yemen tasi ve akik



Seyyid Eyyûb bin Sıddîk'in yazmış olduğu “Menâkıb-ı Çihâr-ı Yâr-i Güzîn” (Dört Halîfenin Üstünlükleri) adlı kitaptan konuyla ilgili bir alıntı şu şekilde:
“Ellidördüncü Menâkıb: Hazret-i Alî “radıyallahü teâlâ anh” bir gün Fırat nehri kenârında seyr ederken boğulmuş bir kimse gördü. O meyyitin yanına varıp, bakdıkda, gördü ki, serçe parmağında Yemen taşından yüzük var. Hayret edip, meyyit yanında hâzır olan cemâ’ate süâl etdi ki, bu meyyitin vefâtına sebeb ne oldu. Allahü teâlânın emri ki, sultânımız suya gark olmuşdur. Hazret-i Alî “radıyallahü teâlâ anh” buyurdular ki, Yemen taşı taşıyanın suda boğulmaması gerek idi. Bunun hikmeti nedir, diye hayret deryâsına dalıp, tefekküre vardılar. Allahü Sübhânehü ve teâlâ celle celâlühü luftundan ve ihsânından, hazret-i Alînin “radıyallahü teâlâ anh” bu ızdırâbının geçmesi ve bu elemden kurtulması için, o meyyitin parmağında olan yüzük taşına dil verip, hazret-i Alîye dedi ki: Yâ Alî! Yemen taşında buyurduğunuz o hassâ vardır. Lâkin ben Yemenî değilim. Hind diyârının bir taşıyım. Bende o hassâ yokdur. Hazret-i Alî “radıyallahü teâlâ anh” bunu işitmekle şâd olup, Allahü Sübhânehü ve teâlâ ve tekaddes hazretlerine şükrler eyledi. Hâzır olan cemâ’ate buyurdu ki, suda boğulmakdan kurtulmak hâssası Allahü teâlânın inâyeti ile Yemenî taşa mahsûsdur. Başka taşlarda yokdur. O zemândan beri Yemenî taş i’tibâr bulup, parmakda yüzük kılındı. Bu hikâye bir arabî menâkıbdan nakl olundu.”

Kaynak » Menâkıb-ı Çihâr-ı Yâr-i Güzîn “Ateş Akiği” hususunda genelde bir yanlış anlaşılma var. Ateş Akiği denilen taş ateş ya da kor renginde olan akik değildir; bu karnelyan taşıdır, yani bildiğimiz akiktir. Ateş Akiği ise; akiğin değerli opal taşına benzeyen, yarı-şeffaf olup içerisinde katmanları görünen, kısmi sarı-yeşil ışıltılara sahip olduğu bir türüdür ve akiğin en değerli türlerinden biridir. Taşta ne kadar çok ışıltı varsa değeri de o derece fazladır. Aslında “akik” ve “agat” aynı taşın iki farklı tipidir: Her ikisi de “kalsedon” taşının bir alt türüdür. Eğer kalsedon yarı-şeffaf, çizgisiz ve renk tonu olarak turuncu-kırmızı-kahverengi ise bu “akik (karnelyan ya da karneol olarak da bilinir)” adını alır; eğer yine yarı-şeffaf olur ancak, taşın içerisinde katmanlar (çizgiler, farklı oluşumlar) olursa “agat” adını alır.
Türkiye'de genel olarak her ikisi de akik taşı olarak bilinmektedir. 

Caferi Sadık r.a şöyle buyurdu: Akik yüzük takmak berekettir, akik yüzük takan kişinin akıbeti güzel ve hayırlı olur. Akik yüzük takmak fakirliği, miskinliği ve nifakı yok eder. Akik yolculukta insanın emniyetini sağlar, akik takan perişanlık görmez ve işlerinin akıbeti hayra ulaşır.  

Hz. Resulullah Sallallahu aleyhi ve alihi ve sellem, Hz. Ali k.v’ye hitaben şöyle buyurdu: Parmağına kızıl akik tak! Çünkü bu akik Allahu Teala’nın birliğine, benim nubuvvetime, senin ve evlatlarının velayetine ve imametine, senin dostlarının cennette ve şialarının Firdevs cennetinde oluşuna şehadet etmiştir.